Son günlerde sosyal medyada hızla yayılan bir görüntü, Türkiye’de toplumsal cinsiyet meseleleri ile ilgili tartışmaları alevlendirdi. "Abinin selamı var" diyerek bir grup gencin darp edilmesi ve ardından etek giydirilmesi, alışılmadık bir şiddet olayının habercisi oldu. Olayın detayları ortaya çıktıkça, toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddet karşıtı hareketlerin bu tür olaylarda nasıl bir rol oynaması gerektiği yönünde köklü tartışmalara neden oldu.
İlk olarak sosyal medya platformlarında paylaşılan görüntüler, izleyenler üzerinde derin bir etki bıraktı. Görüntülerde, birkaç kişi tarafından provoke edilen gençlerin, cinsiyetleri üzerinden alay konusu edilmesi, insanları hem şaşırttı hem de öfkelendirdi. Hangi koşullarda ve neden böyle bir olayın gerçekleştiği hâlâ belirsizliğini koruyor. Ancak önemli olan, bu tür eylemlerin toplumda ne gibi izler bıraktığı ve cinsiyet eşitliği mücadelesine nasıl bir katkı sağladığıdır.
Olayın ardından sosyal medya kullanıcıları, hashtag kampanyaları oluşturarak, cinsiyet eşitsizliğine ve şiddetine karşı seslerini yükseltmeye başladılar. İnsanlar, söz konusu eylemleri kınarken, aynı zamanda bu tür durumların toplumda normalleşmesine karşı durulması gerektiğinin altını çizdi. "Abinin selamı var" ifadesinin, bir tehdit unsuru olarak kullanılmasına dikkat çeken sosyal medya kullanıcıları, böyle bir dilin normalleşmesine karşı olduklarını ifade etti.
Bu olay, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda süregelen sorunların bir yansıması. Sadece kadına yönelik şiddet değil, aynı zamanda erkeklere yönelik cinsiyet temelli şiddet de giderek artmakta. Olayların hemen ardından, cinsiyet eşitliği savunucuları, meseleye dikkat çekmek için sokağa inerek protestolar düzenlediler. Olayın amacının sadece fiziki bir saldırı değil, aynı zamanda psikolojik bir işkence olduğu vurgulandı. Etek giydirme gibi eylemler, toplumsal cinsiyet rolleri üzerinden aşağılayıcı bir yaklaşımı temsil etmesi açısından dikkat çekici bir durumdur.
Olayın geniş yankılar uyandırmasının ardından, çeşitli dernekler ve sivil toplum kuruluşları, hembu tür durumların yaşanmaması için toplumu eğitmeye yönelik programlar geliştirmeye başladılar. Eğitimin yanı sıra, sosyal medya platformları üzerinden toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratacak kampanyalar oluşturulması gerekliliği de dillendirilmekte. Medya ve sanat camiasının da bu konuda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi, toplumsal değişim için kritik bir öneme sahip.
Gelecek nesillere daha sağlıklı bir toplumsal yapının bırakılması için atılacak her adım, önemli ve dikkate değerdir. Bu tür olaylar karşısında kayıtsız kalmamak ve şiddet dilini reddetmek gereklidir. Medya organlarının da bu konuları ele alarak tartışmaya açmaları, toplumun bilinçlenmesine katkı sağlayacaktır. Çünkü unutulmamalıdır ki, her birey, hangi cinsiyetten olursa olsun, saygıyı ve eşit muameleyi hak etmektedir.
Sonuç olarak, "Abinin selamı var" ifadesinin kullanıldığı bu tür provokasyonlar, sadece fiziksel şiddet değil, aynı zamanda toplumsal yapının çökmesine neden olacak tehditler taşımaktadır. Gerek kamuoyunun, gerekse bireylerin konuya dair duyarlılığı, gelecekte benzer olayların yaşanmasını önleyecek en önemli faktördür.